Anayasa Mahkemesi ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kararlarında Mobbing
Abdullah Harun Tekin
Çalışma yaşamında karşımıza çıkan mobbing kavramı, henüz yeni bir kavram olsa da tüm dünyada ve ülkemizde yıkıcı etkisi çokça tartışılan ve önemli araştırmalara konu olan bir kavramdır. Dolayısıyla ciddi araştırmalara ve çözüm önerilerine ihtiyaç duyulan bir mahiyet taşımaktadır. Ülkemizde mobbingin yıkıcı etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla Anayasal, yasal ve idari düzeyde çok sayıda gelişme yaşanmaktadır. Bu kapsamda 2010 yılındaki Anayasa değişikliği ile iç hukukumuza getirilen ve 2012 yılından beri uygulama alanı bulan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, bu adımlar arasında önemli bir kilometre taşı konumundadır. Aynı zamanda mobbing ile mücadele de dolaylı koruma sağlayan mevzuatın yanı sıra 2016 yılında 6701 sayılı Kanun ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulması, bir ayrımcılık türü olarak düzenlenen iş yerinde yıldırma kavramının tanımlanması ve mobbing kapsamında Kuruma yapılan bireysel başvuruları inceleme, araştırma, karara bağlama ve sonuçlarını takip etme imkânı ile bu konuda resen inceleme yapabilme görevinin tanınması da mobbing ile mücadele açısından ortaya konulan iradeyi gözler önüne sermektedir. Söz konusu düzenleme mobbing konusunda doğrudan bir koruma sağlaması ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun ayrımcılık yasağı ihlalini tespit etmesi halinde idari yaptırım uygulama yetkisi de mobbing ile mücadele açısından ortaya konan güçlü iradeyi güçlendirmektedir.
Bu bakış açısıyla, “Anayasa Mahkemesi ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kararlarında Mobbing” adlı yayın, mobbing ile etkin mücadele edilebilmesi için getirilen iki farklı mekanizmanın uyuşmazlıklara nasıl yaklaştığını ortaya koyma amacı taşımaktadır.