6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümlerine GöreKira Sözleşmesinin Feshi
Engin DAŞLI
"Kira sözleşmesi kiraya veren ile kiracının anlaşması sonucu kurulur. Sözleşmenin kurulması için kiralananın teslim edilmiş olması şart değildir. Kira sözleşmesi, sürekli bir ilişki doğurur. Sözleşme bitene kadar kiraya veren ile kiracı muhatap olur. Sözleşme devam ederken taraflar arasında bir takım anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu anlaşmazlıklar üzerine taraflardan biri sözleşmeyi bozduğunu açıklayabilir. Buna “fesih” denir. Bu fesih beyanı, her zaman sözleşmeyi bozmaz. Çünkü fesih sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Fesih, sözleşmeyi sona erdirir. Sözleşme sona erince kiracının kiralananı iade etmesi gerekir. Bazen fesih sonucu tazminat ödemek gerekebilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilen genel fesih sebepleri şunlardır: Temerrüt, özensiz kullanım, komşulara saygısızlık, kiralananın ayıplı olması, çekilmez durum, iflas, ölüm ve önel vermek.
Anahtar Kelimeler: Kira, kira sözleşmesi, konut, çatılı işyeri, bozma, fesih, tahliye, Temerrüt, özensiz kullanım, komşulara saygısızlık, kiralananın ayıplı olması, çekilmez durum, iflas, ölüm ve önel vermek." (Özetten)
"Uygulamada en çok dava konusu olan sözleşme türlerinden bir kira sözleşmesidir. Kira sözleşmesi denilince akla gelen ilk dava türü ise “tahliye davaları”dır. Özellikle konut ve işyeri kiraları söz konusu olunca aklımıza hemen “tahliye davası” gelir. Oysa kira sözleşmesini sona erdirmenin çok daha basit bir yolu vardır. Fakat doktrinde ve uygulamada yaşanan kavram karmaşası bu yolu adeta görünmez kılmıştır. Bu yol çalışmamıza konu teşkil eden “kira sözleşmesinin feshi” yoludur. Her nedense doktrin ve uygulamada “fesih” kavramı çok muğlak bir şekilde işlenmektedir. Bu çalışmada hem “fesih” kavramını aydınlatmaya hem de kira sözleşmesinin tahliye davası dışında da sona erdirilebileceği kanuni yolları açık seçik anlatmaya çalıştık. Dile kolay, bu aydınlatma çabası üç yılımızı aldı. Özellikle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yeni olması, kira sözleşmesi ile ilgili birçok yenilik ve değişiklik getirmiş olması işimizi daha da zorlaştırdı. Tüm zorluklara rağmen Türk Hukuk uygulamasına ve doktrinine bir nebze olsun katkı sağlayabildiysek ne mutlu bize.
Her hak sahibine hakkını verebilmenin ağırlığı altında bu çalışmayı yaparken emeklerinden ve zamanlarından hak çaldığımın bütün büyüklerimin ve yakınlarımın affına sığınıyorum. Her eserin üstünde bir isim yazsa da altında bilinmeyen gizli kahramanlar vardır. Çalışmamı defalarca kez baştan sona okuyan ve akademik disiplini kazanmaya beni yönlendiren kıymetli hocam Doç. Dr. Hayrunnisa ÖZDEMİR’e, övgüleriyle ve eleştirileriyle beni cesaretlendiren değerli hocam Doç. Dr. Murat TOPUZ’a, en ince ayrıntıya kadar çalışmamızı inceleyen ve yol göstericiliğini esirgemeyen sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Alpaslan AKARTEPE’ye, çalışmam boyunca defalarca benimle uzun yolculuklara katlanan Fatih AĞBUĞA’ya, yardımları için Adem ÖZDEMİR’e, en büyük tahammülü göstermek zorunda kalan ve çalışmamın motivasyon kaynağı sevgili eşim Kübra DAŞLI’ya, yaşamım boyunca beni destekleyen ve haklarını asla ödeyemeyeceğim biricik annem, babam ve kardeşlerime teşekkür ederim." (Önsöz'den)