İş Hukuku Açısından, İşyeri ve İşletmelerdeMobbing
Dr. Ahmet TAŞKIN (Yargıtay Üyesi)
İş yaşamımızda her zaman var olmuş, ancak yakın zamana kadar adlandırılmamış bir olgu olan mobbing kavramı, etimolojik olarak başlangıçta bazı hayvanların, daha sonra genel anlamda insanların ve nihayet işyerinde, örgütlerde ve kurumlarda çalışanların psikolojik yıldırma, baskı kurma, bıktırma, dışlama ve tecavüzkâr şekildeki davranışları olarak ele alınmıştır. Çalışma hayatında mobbing kavramı, iş yaşamıyla bağlantılı psiko-sosyal bir şiddet unsurunu ifade etmektedir. Geçtiğimiz on yıldan bu güne mobbing, modern toplumlarda çalışanların fiziksel ve psikolojik durumları üzerinde ciddi etkiler bırakan ahlaki, hukuki ve insani açıdan ciddi problem teşkil eden bir davranış olarak ele alınmaktadır.
Mobbing konusunda Türkiye’de 2005 yılından bugüne kadar 26’sı doktora, 314’ü yüksek lisans olmak üzere 340 kadar tez yazılmıştır. Yazılan makale ile yapılan araştırma sayısı ise bundan çok daha fazladır. Aynı dönem içinde eğitim, işletme, psikoloji ve sağlık alanlarında yazılan tez sayısı 260 civarındadır. Hukuk, kamu yönetimi, turizm, çalışma ekonomisi, spor, halkla ilişkiler, iletişim, mimarlık, mühendislik, psikiyatri ve sosyoloji gibi birçok alanda tez çalışmasına konu olan mobbing multi disipliner olmayı en fazla hak eden bir kavram ve olgulardan birisidir. Olgusal olarak çok daha eskilere dayansa da, kavramsal olarak yaklaşık 55 yıllık bir geçmişi olan mobbingin bugün bile tam olarak bilinememesinde onun multidisipliner rolünün önemi büyüktür. Mobbing konusunda yazılan birçok makalede mobbingin yeni bir kavram olduğu ve fazla bilinmediği ifade edilmektedir. Mobbingin akademik alanda fazla bilinnmediğini söylemek çok doğru olmasa da, hukuksal ve toplumsal açıdan fazla bilinmediğini, benzer kavramlarla karıştırıldığını ve mobbingin hukuki sonuçlarının öngörülemediğini söylemek pek de yanlış olmaz.
Mobbing; gelişmiş, gelişmemiş veya gelişmekte olan tüm ülkelerde, özel veya kamu olmak üzere tüm çalışma hayatında, iş, işyeri, işletme ve kurumlarda görülebilen bir olgudur. Mobbing, bazı Avrupa ülkelerinde suç olarak düzenlenmişken diğerlerinde sadece özel hukukla ilgili yasalarda haksız fiil olarak düzenlenmiştir. Ülkemizde ceza hukuku anlamında suç teşkil etmeyen mobbing Türk Borçlar Kanunu açısından manevi tazminatı gerektiren haksız bir fiil olarak düzenleme altına alınmıştır. Mobbing hala tam olarak bilinmediği için buna maruz kalanlar haklarını yeterince arayamamakta, arayanlar iddialarını ispat edememekte ve mobbingle gerektiği gibi bir mücadele yapılamamaktadır. 2006-2015 yılları arasında Yargıtay’a gelen 665.248 iş davasından sadece 236 tanesi mobbingle ilgilidir. Bunların büyük bir kısmında ise manevi tazminat talebi yoktur. Benzer şekilde 2010-2015 yılları arasında Yargıtay’a gelen 492.422 iş davasından sadece 221 tanesi mobbingle ilgili olup bunlardan da yalnızca 54 tanesinde manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Mobbing nedeniyle manevi tazminat istenen 54 davanın 43 tanesi manevi tazminat talebi iddianın ispatlanmadığı için reddedilmiştir. Mobbingle ilgili şikayetleri almak ve mağdurlara hizmet vermek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezinde kurulan ALO 170 hattına 15 Kasım 2010-31 Aralık 2012 tarihleri arasında 5.007.377 çağrı gelmiştir. İki yılda beş milyonun üzerinde mobbing iddiasıyla bu amaçla kurulmuş çağrı merkezine şikayet yapıldığı halde 2010-2015 yılları arasında mobbing nedeniyle açılan manevi tazminat davalarının sayısı sadece 221 olması oldukça düşündürücüdür. Kanaatimizce bunun temel nedenlerinden en başta geleni kavramın yeterince bilinmediği ve dava açılsa bile ispatlanamayacağına ilişkin bir inancın varlığıdır. Birçok mağdur mobbinge maruz kaldığı ve ilgili birime şikayette bulunduğu halde dava açmıyorsa temel nedeni kavramın yeterince bilinmediğinde ve ispatta ciddi sorunlar bulunduğunda görmek gerekir.
Mobbingle ilgili olarak açılan iş davaları incelendiğinde söz konusu kavramın benzer kavramlarla karıştırıldığı, yeterince bilinmediği, genel olarak kıdem ve ihbar tazminatının alınabilmesi için iddianın bir araç olarak kullanıldığı, gizli yürütülen bir eylem olduğu için delil ibraz etmekte sıkıntılar yaşandığı ve olgunun ispatlanamadığı görülmüştür. Kitabın hazırlanmasında tüm bu hususlar göz önünde bulundurulmuş, konu yer yer ayrıntılı şekilde ele alınmış, benzer tüm kavramlara değinilmiş ve mobbinge mücadelede çözüm önerileri getirilmiştir