Medeni Usul Hukukunda Kısmi Hüküm ve Kısmi Kesinleştirme
Gonca Duygu Çakmak
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yargılamanın sonunda mahkeme tarafından verilen nihai hüküm ile neticelenmektedir.
Davaya konu uyuşmazlığın birden fazla olduğu yahut birbiri ile bağlantılı, bölünebilir nitelikteki taleplerin söz konusu olduğu hallerde taleplerden bir kısmının hüküm verilebilme olgunluğuna eriştiği ancak diğer talepler yönünden henüz hüküm verilebilme olgunluğuna erişmediği hallerde, çalışmamızda anlatmaya çalıştığımız koşulların var olması durumunda hüküm verilebilme olgunluğuna erişen talepler hakkında kısmi hüküm verilebilmesi gündeme gelmektedir.
Her ne kadar medeni yargılama usulü mevzuatımızda kısmi hüküm verilebilmesine dair açık bir düzenleme bulunmamakta ise de yer yer mevzuatımızdaki geçici ödeme gibi bazı düzenlemelere bakıldığında kısmi hüküm adı altında olmasa da nitelik itibari ile benzer bazı düzenlemelerin varlığı dikkatleri çekmektedir. Ayrıca açık düzenlemeleri bulunmamakla birlikte özel dava türleri bakımından da kısmi hükmün verilip verilemeyeceği sorunu başlıklar halinde incelenmeye çalışılmıştır.
İster kısmi ister tam olarak verilmiş olsun mahkeme kararları genel olarak iki türlü kesinleşmektedir: Maddi anlamda kesinleşme ve şekli anlamda kesinleşme. Mahkeme önüne gelen uyuşmazlığın birden fazla ve birbirinden bağımsız talepler içermesi yahut dava yığılması şeklinde açılması, ihtiyari dava arkadaşlığı ya da dava konusu talebin tek bir talep olmakla birlikte bölünebilen bir talep olduğu durumlarda yani aslında kısmi hükmün uygulanabileceği tüm hallerde, kısmi kesinleştirmenin uygulanması da mümkün olacaktır.