Paponi Laz Mutfağı
Paluri Arzu (Kal) DEMİRÇİ
AÇIKLAMA
Yemek kültürü, kültürel yapıyı göstermesi açısından gündelik hayata ilişkin bir
ipucu. Egemen kültür tarafından asimilasyonla karşı karşıya olan kültürel
yapımızla birlikte bu yapının bir parçası olan yemek kültürümüz de
değişmekte. Örneklemek açısından söylüyorum, bundan on yıl önce
Ardeşen’de hiç kebapçı yoktu. Yirmi yıl önce ise “salı”da (Ardeşen’de pazarlar
salı günleri kurulur ve bu yüzden pazarın Ardeşen’deki adı “salı”dır) sakız
kabağı satılmazdı. Bugün ise genel olarak İstanbul restoranlarının benzerlerini
bulmak mümkün her ilçede. Evlerde ise Türkiye mutfağının ortak yemekleri
daha çok pişer oldu. Olumlu bir gelişme ise lezzetleri tartışılabilir olmakla
birlikte artık lokantalarda Laz böreği ve muhlama yemek mümkün. Ancak
genel olarak memlekette Laz mutfağının ticarileşememiş olduğunu görüyoruz.
Açıkçası Laz böreği gibi muhteşem bir tatlının neden, örneğin Gaziantep
baklavası gibi bir sunumunun yaratılamamış olması soru işareti. Sanırım
burada başta girişimci şeflerimize iş düşüyor.
Şef Paluri Arzu Kal Demirçi, Paponi ile bir ilki gerçekleştirirken, yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya olan yemek kültürümüz için de ciddi bir kazanım
sağlıyor. Laz mutfak kültürünün, geleneksel mutfağımızın yazıya aktarılması,
bir kitap haline getirilmesi bizlere sunduğu imkanlarla da önemli. Laz
kültüründen olsun olmasın artık herkes bu kitapla özgün Laz mutfağından
tatları kendi mutfağına taşıyabilir. Özellikle diasporada yaşayan Lazlar
açısından geleneksel yemeklerimizin evlerimizde daha az pişer hale geldiği ne
yazık ki bir gerçek. Bunun bir ön söze sığmayacak açıklamaları olabilir. Ancak
bir diğer gerçek de mutfak kitaplığına giren bir Laz yemek kitabı ile bu
durumun değişeceğidir. Özellikle büyüklerinden Laz yemeklerini öğrenememiş
genç kuşaklar bu kitap sayesinde bu açıklarını kapatacaklardır.
Paponi, Batumlu Lazların esas itibariyle çok ince elenmiş mısır unu ile yaptığı
Laz böreğinin adı. Geçmişte böreklik un elde etmek için mısır unu ipek elek ile
elenirmiş ve bu una Türkçede kelime anlamı yürek unu olan “guri mçveri”
denilirmiş. Buradan hareketle Lazların yemeklerine aşkla bağlı olduklarını
söyleyebilir miyiz acaba? Lazcada mide yanması için kelime karşılığı “yüreğimi
yakıyor” olan “guri mç´uy” deyiminin kullanıldığını da hatırlatmak isterim.
Bu kitabın bir diğer önemli özelliği ise yokluğu her geçen gün içimizde bir kor
gibi büyüyen Kazım Koyuncu’nun özel ilgisine mazhar olması idi. Kazım,
bizzat kitabın basımını sağlamak istemiş ancak sağlığı buna elvermemişti.
Paponi onun gerçekleşmesini istediği projelerden biriydi. Bu bağlamda da
Kal’a teşekkür etmek gerekiyor.
Son olarak böyle bir kitabın şahsımın da düşündükleri arasında olduğunu itiraf
etmek isterim. Ancak muvaffakiyet, azim ve çalışkanlık gerektirir ki Şef Kal bu
özelliklere sahip.