Tahkim ve Arabuluculukta Tarafsızlık İlkesi
Arabuluculuk, tarafların bağımsız ve tarafsız üçüncü kişi olan arabulucunun yönetim ve kolaylaştırıcılığında kendi uyuşmazlıklarına kendilerinin karar verici olduğu hızlı ve ekonomik olan bir çözüm yoludur. Tahkim ise mahkeme yargısı yerine tarafların seçtikleri bağımsız ve tarafsız üçüncü kişi konumundaki hakemlerin karar verdikleri bir çözüm yoludur. Her iki alternatif uyuşmazlık çözüm yolunda da, ister arabuluculukta olduğu gibi kolaylaştırıcı olsun, isterse tahkim de olduğu gibi karar verici olsun, tarafsızlık çok önemli bir etik ilke. Başlangıçtaki tarafsızlık da yetmemekte. Süreç boyunca tarafsız kalmayı başarabilmek, sadece sübjektif olarak tarafsız olduğunu hissetmek değil, objektif olarak tarafsız olduğunu göstermek de önemli.
Elbette tarafsız olabilmek için de arabulucu ve hakemin bağımsız olması önemli. Eğer arabulucu veya hakem bağımsız ve tarafsız olamayacağını düşünüyor ise görevden çekilmelidir. Çekilme hakkı/görevi, başta tarafsızlık ve bağımsızlık olmak üzere sürecin etik değerlere mesleki ilke ve kurallara göre yürütülebilmesinin teminatı, sigortasıdır.
Etik kurallara uymamanın belli bir yaptırıma bağlanması, elbette meslektaşlar arasında etik olmayan bir rekabet durumunun olmaması yanında, mesleğin doğru tanıtılması ve anlaşılması, saygın bir noktaya ulaşması bakımından da önemlidir. Ancak daha da önemlisi, bir yaptırım öngörülmemiş ya da yeterli olarak düzenlenmemiş olsa bile arabulucu ve hakemin etik davranmayı ve mesleki kurallara uymayı bir hayat felsefesi olarak benimsemiş olmasıdır. Arabulucu tarafları süreç hakkında bilgilendirir ve aydınlatırken tarafları da, sürece dürüstçe yaklaşmalarını teşvik etmelidir. İngiliz arabulucu eğitmen Nicolas Proyer’in dediği gibi “Makul bir çözüm isteniyorsa doğru söylenmelidir.” Elinizdeki bu kitapçık, etik kuralların ve özellikle tarafsızlık ilkesinin doğru anlaşılmasına katkı sunarsa mutlu olacağım.