Türk Ceza Kanunu'nda Kişisel Verilerin Basın Yayın Yoluyla Açıklanması Suçu
Ceren Yakışır
Uluslararası metinlerde ve Anayasamızda 2010 yılında yapılan değişiklikle hak olarak düzenlenen kişisel verilerin korunması hakkı, günümüz bilişim çağında ayrı bir önem taşımaktadır. Bununla birlikte yazılı ve görsel basında da kişisel verilerin korunması hakkına dikkat edilmelidir. Yayınların kamuya açılması, özellikle internet yayınlarında yayınların bir an önce okuyucuya ulaştırma konusunda yaşanan zamanla yarış, bu hususa özellikle dikkat edilmesini gerekmektedir. Bu dikkat sağlanırken pek tabii ki basının haber verme ile kamuoyunun haber alma hakkı ve ifade özgürlüğünün de sınırlanmaması, bu haklar arasında dengenin de olması gerekmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada, TCK'nin 136. maddesinde düzenlenen, verileri verme veya ele geçirme suçunun basın ve yayın faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde korunan iki menfaate ne şekilde üstünlük tanınacağı vurgulanmak üzere suçun unsurları inceleme konusu yapılmıştır. Suçun kanuni tanımında yer alan yayma hareketinin basın ve yayın faaliyeti ile olan ilişkisi, basın ve yayın faaliyetiyle kişisel verinin işlenmesi halinde çatışan, basının haber verme hakkı ile kişisel verilerin korunması hakkı arasında hangi hakka, ne şekilde üstünlük tanınacağı, kamu menfaati hususu ulusal ve uluslararası yargı kararları ile incelenmiştir. Kişisel verilerin korunması hakkı ile özel hayatın gizliliğinin korunması hakkının birbiri ile bağlantılı olmasından dolayı, kişilere ait ses ve görüntülerin basın ve yayın faaliyeti ile hukuka aykırı işlenmesi halinde hangi suçun oluşacağı, öğreti görüşleri ve ulusal-uluslararası yargı kararları ile incelenmiştir.
(ARKA KAPAKTAN)